14 MAYIS ECZACILIK GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
Değerli Basın Mensupları
Ülkemizde modern eczacılığın temellerini oluşturan ilk eczacılık sınıfının kurulduğu ve ilk eczacılık dersinin verildiği tarih olan 14 Mayıs 1839’dan bugüne tam 186 yıl geçti. Bu yıl Bilimsel Eczacılığın 186. yılı yanında, 19 Ocak 1985 tarihinde kurulmuş olan Kocaeli Eczacı Odamızın 40. yılını da kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kocaeli’den yolu geçmiş binlerce eczacının emeğiyle, halkımızın 7/24 ilaca erişimi için çabalayarak, diğer akademik odalar ve sağlık paydaşlarıyla dayanışma içinde, halk sağlığının korunması ve hak arama mücadelesiyle geçmiş koca 40 yıl. Bu vesileyle odamızın kuruluşundan bu yana kadrolarında görev almış, odamıza hizmette bulunmuş, emek etmiş herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Biz eczacılar bilimsel birikimimizin rehberliğinde; hastalarımızın sağlığını korumaya, ilaç tedavilerine destek olmaya ve şifa sunmaya devam ediyoruz. Kamuda, akademide, ilaç sanayinde ve eczanelerimizde hastalarımızın ilaca en kolay, en doğru ve en güvenilir şekilde ulaşabilmesi için 186 yıldır kararlılıkla çalışıyoruz.
Bu yıl temamız “Sağlık Uzakta Değil, Eczacınla Yanında” olarak belirlendi. Hastaların en yakın sağlık danışmanlarının eczacılar olduğunu vurgulamakla kalmıyor, güven unsurunun da altını bir kez daha çiziyoruz. Öncelikle Eczacılık Fakültesi fazlalığı ve bu sebeple ortaya çıkmış istihdam sorunumuzun çözüleceği, Birinci Basamak Hizmetlerinde eczacının görevleri ve hakları ile ilgili mevzuat düzenlemelerinin yapılacağı bir yıl olmasını diliyoruz.
Son yıllarda vitamin, mineral ve bitkisel ürünler konusunda halk sağlığını tehdit eden çok ciddi bir tabloyla karşı karşıyayız. Söz konusu ürünlerin hiçbir güvenlik bariyeri ve denetim mekanizması bulunmayan internet ortamlarında ve zincir marketlerde satılması, sosyal medya fenomenleri tarafından reklam yolu ile tüketimlerinin körüklenmesi son derece tehlikelidir.
Yapılan bilimsel çalışmalar, internetten satılan bu tarz sağlığa ilişkin ürünlerin, etiketinde yazan içeriğe de sahip olmadığını gösteriyor. Hatta bazılarında hiç olmaması gereken zararlı ve yasaklı maddelerin bulunduğunu ortaya koyuyor. Aslında vitamin, mineral ve bitkisel ürünlerin de ilaçlar gibi İyi Üretim Uygulamaları olan, uluslararası standartlara uygun, güvenli tesislerde üretilmesi gerekiyor.
Ayrıca 'doğal' veya 'bitkisel' olarak ifade edilen bu sağlığa ilişkin ürünlerin de bilimsel veriler ışığında kontrollü bir şekilde kullanılması gerekiyor. Yüksek dozda alınan bir vitamin veya bilinçsizce kullanılan bir bitkisel takviye; özellikle anne adayları, çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımız için çok ciddi yan etkilere yol açabilir. Daha da önemlisi, bu ürünler, hastalarımızın kullandığı diğer ilaçlarla etkileşime girerek tedavilerini olumsuz etkileyebilir, beklenmedik sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle vitaminler, mineraller ve bitkisel ürünler mutlaka eczacı danışmanlığında kullanılmalıdır. Biz eczacılar, bu ürünlerin içeriğini, potansiyel risklerini, ilaçlarla ve gıdalarla etkileşimlerini bilen, hastaya bu konuda en doğru bilgiyi ve danışmanlığı verebilecek sağlık profesyonelleriyiz. Bu, bizim mesleki sorumluluğumuz ve yetkinliğimizdir. Bir ürünün doğru dozunu, kullanım süresini belirlemek ve olası risklere karşı uyarmak eczacının uzmanlık alanıdır. Vitamin, mineral ve bitkisel ürünlerin Sağlık Bakanlığı kontrolünde ve sadece eczacı danışmanlığıyla eczanelerden halka ulaştırılması gerektiğini ısrarla vurguluyoruz.
Dünyada yaşanan son gelişmeler bir kez daha gösteriyor ki; ilaçta dışa bağımlılığı azaltmak ülkemizin stratejik, ekonomik ve sağlık politikalarının merkezinde yer almalıdır. Sağlık güvenliği, ekonomik güvenlik kadar önemlidir. Ham madde stratejisinden, Ar-Ge yatırımlarına, ihracattan, eczacının rolüne kadar bütüncül bir yol haritası ortaya koymak durumundayız. Ülkemiz, kendi ilacını üretme kabiliyetini artırmak ve uluslararası rekabette yerini güçlendirmek zorundadır. Bunu başarabilmek için kamu, özel sektör ve meslek örgütleri olarak hep birlikte çalışmamız gerekiyor.
Değerli Basın Mensupları, mesleğimizin en büyük sorunu plansız ve kontrolsüz açılmış fakültelerdir,
AB ülkeleri ortalaması 1000 kişiden 38’i üniversite öğrencisi olarak kayda geçmişken, ülkemizde 1000 kişiden 98’i üniversite öğrencisidir. Bu bolluktan orantısız şekilde bir çok meslek grubu etkilenirken, yanlış planlamalar yüzünden en sert etkilenen meslek gruplarının başında belki de eczacılar bulunmaktadır. Bugün ülkemizde ne yazık ki tam 63 Eczacılık Fakültesi bulunmaktadır. Son 5-10 yılda hızla artarak bugün 50 bin eczacıyız, 30 bin eczanemiz var ve yine ne yazık ki 9 bin civarı işsiz eczacımız olduğu düşünülmektedir. Bugün itibariyle Eczacılık Fakülteleri yılda 5 bine yakın mezun vermektedir. Tüm bu veriler ışığında acilen -YKS barajı 60 bine çekilerek –Mevcut ve öğrenci alımına başlamamış akredite olamayan fakülteler AR-GE merkezlerine dönüştürülerek; Eczacılık Fakültesi kontenjanları 2500’ün altına çekilmelidir. Aksi halde bu terazinin o kadar sıkleti çekmeyeceği aşikardır.
Eczacılıkta Uzmanlık Sınavı kısa adıyla EUS aktif ve işlevsel bir hale getirilmelidir. Eczacılıkta Uzmanlık alanları artırılarak sağlık sistemimizin branşlaşmış ilaç-eczacılık hizmeti ihtiyacı karşılanmalıdır.
Yeni mezunlarımızın potansiyelini sağlık sistemimize tam olarak entegre etmek için yeni bir istihdam vizyonuna ihtiyacımız var. Kamu, özel sektör, hastaneler, ilaç endüstrisi ve dağıtım kanalları dâhil olmak üzere sağlık ekosisteminin tamamında eczacı sayısını stratejik olarak artıracak politikalar tasarlanmalıdır. Kamuda eczacı varlığının güçlendirilmesi, hastalarımızın daha nitelikli ve daha güvenli ilaç hizmeti almasının temelini oluşturacaktır. Aynı zamanda, ilaç endüstrisinde ilacın gerçek uzmanı olan eczacılarımızın hak ettiği yeri almasını sağlayacak ve inovasyonu teşvik edecek özel istihdam stratejilerinin geliştirilmesi kritik önemdedir.
Kamuda çalışan ve kamudan emekli olan eczacı meslektaşlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi ile hak kayıplarının telafi edilmesi, öncelikli ve önem verdiğimiz konular arasında yer almaktadır. Sağlık ve tedavi süreçlerinin vazgeçilmez unsuru olarak, stratejik bir rol üstlenen kamu eczacılarının maruz kaldığı ayrımcılıklara son verilmelidir. Zor koşullar altında fedakârca görev yapan kamu eczacılarımız, hak ettikleri çalışma düzenine ve haklarına sahip olmalıdır. Aynı şekilde, kamudan emekli meslektaşlarımızın karşılaştığı mağduriyetler de ivedilikle çözüme kavuşturulmalıdır.
Eczaneler Birinci Basamak Sağlık Hizmet Sunucularıdır. Ancak ülkemizde Eczanelerimizin sunduğu birçok Birinci Basamak Sağlık Hizmeti görmezden gelindiği gibi, Eczacılarımızın halkımıza sunabileceği birçok Birinci Basamak Sağlık Hizmeti de mevzuat düzenlemelerinin bir türlü yapılmaması nedeniyle hayata geçirilemiyor. Avrupa ve dünyadaki bir çok ülkede eczacılar ilaç danışmanlığı ve reçete karşılama yanında; -Kronik hastalık yönetimi ve takibi, -Aşılama, -Belli koşullarda 2. Basamağa sevk, -Sınırlı reçeteleme, -Kan şekeri, kolesterol ölçümleri, -INR takibi, -Boğaz enfeksiyonu testi, Grip testi, COVID testi, HIV testi, -Belli koşullarda laboratuvar testi istem ve yorumlama, -Sigara bırakma, -Anksiyete, depresyon, uyku danışmanlığı, -Kilo kontrolü gibi daha bir çok Birinci Basamak Sağlık Hizmetini hastalara sunmakta ve bu hizmetlerinin karşılığında kamu otoritesinden emeklerinin karşılığı meslek haklarını almaktadır. Gerekli mevzuat düzenlemelerinin ve sertifikasyonun acilen yapılarak hayata geçirilmesi hem Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Aile Hekimlerimize düşen yükü azaltacak hem de halihazırda yapıldığı halde yasal altyapısı olmadığı için kayıt altına alınamayan hizmetlerden kaynaklı oluşan olumsuzlukları da önleyecektir. Sağlık Sisteminin sorunsuz işlemesi ve Halk Sağlığı açısından eczacıların Birinci Basamaktaki bu görevleri üstlenmesi olmazsa olmazdır.
Değerli Basın Mensupları, son yıllarda sizlere en çok bahsettiğimiz konu olan, hem ilaç fiyatlarını hem eczane ve ecza depolarının karlılık baremlerini belirleyen İlaç Fiyat Kararnamesi’ne gelecek olursak; son 3 ilaç zammında ilaç fiyatları artırılırken, eczacı karlılık baremlerinin aynı bırakılması neticesinde, 3 ilaç zammının her birinde eczacı karlılıkları erimişti. Geçtiğimiz aylarda İlaç Fiyat Kararnamesine bundan sonraki ilaç zamlarında eczacı karlılık baremlerinin de aynı oranda güncelleneceğiyle ilgili bir madde kondu; ancak geçtiğimiz 3 ilaç zammında eriyen karlılıklarımızın telafisi için bir düzeltme yapılmadı. Bu durum erimiş karlılıklarla çok zor geçirdiğimiz 2024 yılından sonra, 2025 yılının Halkın En Yakın Sağlık Danışma eczacılar için daha da zor geçeceği anlamına gelmektedir. Bu konunun düzeltilmesi talebimizi de sizler aracılığıyla tekrarlamak istiyoruz.
En yakın sağlık danışmanınız eczacılar, özverili çalışmalarıyla sayısız hayatı koruyup, hastaların tedavilerine katkı sunmaktan onur duyar. İlaç söz konusu olduğunda, güvenin ve güvencenin simgesi eczacıdır. 186 yıldır bu bilinçle her koşulda hizmet sunan eczacılar, bundan sonra da bu güvene layık olarak halkımıza hizmet sunmaya devam edeceklerdir.
Tüm meslektaşlarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyoruz.
Kocaeli Eczacı Odası Yönetim Kurulu